Herkes İşinin Başında

Neye inanırsa inansın, inandığını söyleyen hakikatin zuhuruna hizmet eder. Neye inanırsa inansın, inanmadığını söyleyen hakikatin örtülmesine hizmet eder. İnanan imanıyla, inanmayan küfrüyle Hakk’a hizmet eder. Çünkü o hem batındır hem zahir. Birileri batın ismine diğerleri zahir ismine hizmet ediyor. Yani herkes işinin başında, artık “Neden diye sorar mısın?” Tabi ki sorarsın. Senin işin de bu ey nefs!

Epictetos’a

Büyük Epictetos sen de arada bir hata yapabiliyorsun. “Sahip olmadığı şeylere üzülmeyen, sahip olduğu şeylere sevinen insan akıllı bir insandır” demişsin. Fakat üstadım sahip olduğu şeylere sevinen bir insan sahip olmadıklarına üzülür. Sahip olmadıklarına üzülmeyecek insan sahip olduklarına sevinmeyen insandır. Gerçekten akıllı olan da odur. Sen de çok ama çok iyi biliyorsun ki insan gerçekte hiçbir şeye sahip değildir. Saygıyla öperim ellerinden. Rafet

Schopenhauer – Güzelin Metafiziği

Nitekim herhangi bir bilim dalında seçkin bir yetenek kendisini hissettirir hissettirmez bütün vasatlar ağız birliği etmişçesine onun üzerini örtmeye, onu her türlü imkan ve fırsattan yoksun bırakmaya kalkar, sanki bu onların yeteneksizliğine, sığlığına ve heveskarlığına yüksek düzeyde bir ihanetmişçesine ellerinden geleni esirgemeyerek onun tanınmasını, görünmesini aydınlığa çıkmasını önlemeye çalışırlar. Çoğu durumda sindirme veya örtbas etme sistemleri uzun bir zaman başarılı olur çünkü onlara eserini eğlenip hoşlansınlar diye çocukça bir itimat ve emniyetle teslim etmiş olan deha, en asgari düzeyde bile bu vasatların dolap ve düzenlerine karşı kendisini koruma yeteneğine sahip değildir çünkü onlar ancak bayağı ve alçak şeyler düşünülüp tasarlanmasında kendilerini tam olarak rahat hissederler. Aslında o bunlardan kuşkulanmaz, hatta yaptıklarını anlamaz bile; hatta gördüğü karışıklıktan kafası karışmış ve dehşete düşmüş olarak kendi eserinden kuşku duymaya başlar ve ardından kendine olan güvenini kaybedip çalışmalarından vazgeçebilir, ta ki gözleri döneminin bu değersiz ve aşağılık adamlarına ve onların yapıp ettiklerine açılıncaya kadar.

Schopenhauer Güzelin Metafiziği Çev. Ahmet Aydoğan Say Yayınları

Schopenhauer – Güzelliğin Metafiziği

Tavus kuşunun kuyruğunun güzelliği karşısında diğer kuşlar nasıl gücenip kırılmışlarsa ortaya çıkan bu yeni yetenek karşısında da muhtemel rakipler aynı ölçüde kırılıp gücenir ve derin bir sessizliğe gömülürler. Bu öyle bir sessizliktir ki sanki bir anlaşmayla düzenlenmiş gibi hep bir ağızdandır ve bir tek çatlak ses yoktur, hepsinin dili felç olmuştur. Bu Seneca’nın SILENTİUM LIVORIS’idir yani kıskançlığın sessizliği…

Schopenhauer Güzelliğin Metafiziği Çev. Ahmet Aydoğan Say Yayınları

Schopenhauer – Güzelin Metafiziği

Her türlü hazzın kaynağı akrabalık duygusudur. Güzellik duygumuz için hiç kuşkusuz en güzel olan kendi türümüz ve keza onun içindeki kendi soyumuzdur. Başkalarıyla münasebette herkes kendisine benzeyen kimselere belirli bir öncelik verir, dolayısıyla bir mankafa için bütün büyük kafalar bir araya gelse hiçbir anlam ifade etmez, o gider dünyanın bir ucunda da olsa bir başka mankafalar topluluğunu seçer. Dolayısıyla herkes en büyük hazzı ister istemez kendi eserlerinden alacaktır çünkü bunlar onun ruhunu yansıtır onun kendi düşüncelerini aksettirirler. Bunlardan sonra beğenisine en çok hitap eden kendisine benzeyenlerin eserleri olacaktır. Dolayısıyla kalın kafalı, safi sözcük taciri, sığ ve huysuz birisi samimi ve yürekten tasvibini ancak kendisi gibi kalın kafalı, sığ ve huysuz birisinin bir laf ebesinin eserleri için ifade edecektir. Öte yandan büyük kafaların eserlerini, kendi fikrini belirtmekten çekindiği için, ancak bir otoritenin değerlendirmesine bağlı olarak kabul edecektir çünkü bunlar aslında ona zevk vermez, hatta yüreğinin derinliklerinde bunlardan nefret eder. “Bunlar ona konuşmaz/kendisine çekmez” hatta itip uzaklaştırır ve o bunu kendisine bile itiraf etmekten çekinir. Dehanın eserlerinden ancak ayrıcalıklı kafalar ve üstün zekalar zevk alabilir; ne var ki onların ilk tanınmaları, henüz kendilerini destekleyecek bir otorite olmaksızın hayatlarını sürdürüyorlarken, hatırı sayılır bir zihni üstünlük talep eder.

Binaenaleyh bütün bunları göz önünde bulunduracak olursak bu büyük eserlerin takdir ve şöhrete bunca geç ulaşmlarına değil, bütün bunlara rağmen nasıl olup da ulaşmış olduklarına şaşırmak gerekir.

Schopenhauer Güzelin Metafiziği Çev.Ahmet Aydoğan Say Yayınları

Saf bilme öznesi olmak demek kendinden geçmek demektir; fakat çoğunlukla insanlar bunu yapamadıkları için şeylerin safi nesnesel kavranışına -ki sanatçının yeteneğini ve meziyetini oluşturan budur- muktedir değillerdir. Schopenhauer

Abaton

Bir tapınak ya da kutsal alanın içine yalnız din adamlarının girebildiği bölümü. Sözcük seyrek olarak Yunan tapınaklarının adition denilen kesimi için de kullanılır.