“Bilmiyorum” itirafı bir insanın ulaşmış olduğu olgunluğun en önemli işaretlerinden birisidir. Bu itirafı Sokrates gibi “Hiçbir şey bilmiyorum” diyebilme kemaline kadar ileriye götürmek herkesten istenebilecek bir şey değildir zira herkes Sokrates de değildir. Fakat en azından bazı şeyleri bilmediğinizi, o konuda herhangi bir araştırma yapmamış olduğunuzu ve söyleyeceklerinizle karşınızdakini yanıltmaktan çekindiğinizi itiraf edebilirsiniz. Fakat anlık bir itibar için mesela genç bir öğrencinin sorusuna ayaküstü cevap verirseniz o öğrenci size duyduğu itimat ile o konu hakkında artık bir şey bildiğini sanıp rahat edebilir. Fakat işin aslının öyle olmadığı er geç ortaya çıkınca size ve söylediklerinize olan itimadı tamamen yıkılacağı için doğru sözlerinizi de, bilgi ihtiva eden açıklamalarınızı da ölçüp tartacak ve şüphe duyacaktır.
Bilgi üretmek kararlı ve istikrarlı bir çaba gerektirir. Popüler bir kitabı şöyle biraz karıştırıp birkaç kavramın ne manaya geldiğini öğrenip büyük genellemelere giderek tarih ve bilim felsefesine soyunmak ise, bu konular hakkında en ufak bir fikri olmayanlar karşısında sizi dâhi gibi gösterebilir lakin işin aslını bilenler şayet sizi çoktan terk etmemişlerse en azından bu konulara girdiğiniz zaman kulaklarını kapayacaklardır.
Mühim bir mesele hakkında sorulmuş bir soruya verilecek en güzel cevaplar şunlardır: O konu hakkında pekin bir malumatınız var ise “Bu ayaküstü konuşulacak bir şey değil bu soruyu daha müsait bir zamanda bana yeniden sorun”dur. O konu hakkında şahsi kanaatleriniz var ise “Şimdi sana söyleyeceklerim benim şahsi düşüncelerimi ifade ediyor ve ben bu konuda genelden ayrılmış durumdayım, bu yüzden söylediklerimle yetinmeyip araştırma yapman gerekir”dir. O konu hakkında bir şeyler öğrenmiş fakat derinlemesine bir malumat edinememişseniz “Bu konuda bütün bildiklerim şunlardan ibaret, bu noktadan sonrasını henüz öğrenmiş değilim”dir. O konu hakkında henüz bir malumat edinmediyseniz, cevap hiç düşünmeden “Bilmiyorum”dur.
Aksi şekilde davranırsanız etrafınızda âlimler, bilginler, dâhiler, gerçek sanatçılar değil hep yetersiz ve en kötüsü ilgisiz insanlar olacaktır. Böyle bir kalabalıktansa sizi eleştiren, yoran, çıkmaza düşüren, daha iyisine zorlayan bir azınlık daha iyidir.